ÇOCUKLUK YAĞMURU
Pazartesi, Mayıs 30, 2016Yağmurun nemi, odada varlığını hissettiriyor. Camlar buharlandı, çiçekler yorgun. Her yağmur kokusu, nemi,ısısı, baygınlığı ile, aynı etkiyi, aynı sarhoşluğu yapıyor canlılarda.
Gökyüzü ağlıyor diye ağlardım küçükken. Aklım almazdı, o koskoca göğü ağlatacak kadar büyük üzüntüyü. Kim bilir neleri gördü, nelere üzüldü. Düşünün bütün alemi kaplayan gökyüzü, ağlıyor, inliyor, çırpınıyor.
Büyüdükçe sevdim. Yağmur umuttu gönüllere. Toprağın nemi, sevdaların ışıltısıydı. Bulutları beklerken toprak, kıpırtılarını yakalıyor gözler, çiçeklerin, çimlerin, yaprakların hasretinde.
Şimdi ise yağmur, şemsiyeye mahkum ıslak saatler, biraz çamur, biraz soğuk, ürperen üşüyen yalnızca tenim, ruhum sadece bunalıyor. Yağmurun masumiyetini, büsbütün maneviyatını, ruhani çalkantılara sürükleyen buğusunu, kim aldı, nasıl yaptı. Neden yalnızca damlayan suyu ve verdiği sıkıntıyı görüyoruz. Ne zaman bu hale dönüştü algılarımız, hislerimiz, tepkilerimiz.
Gerçekleri yalın görmek, dünyayı var olan sorunlar ve bulunacak sorunlardan ibaret bilmek, bitiriyor gönlümüzü. Yalnızca varlar ve üç boyuta mahkum yaşam. Gördüğümüz, dokunduğumuz var sadece bizim için ve bunun adı büyümek, bunun adı gerçeklik.
Yağmuru özlüyorum. Onda hissettiğim duyguları. Hepimiz özlüyoruz. Çıplak ayakla, yağmurda yürüyecek kaç yürekli çıkar içimizden. Çıplak ayak ve çamur cesaret ister belki, şemsiyesiz yürümek, yapabilir miyiz bu çılgınlığı. Bu da zor bu da düşündürücü. Bir yığın kötü olasılık var, hastalık, doktor, ilaç. Sıkıcı, boğucu onca gerçek.Ne gerek var oturup camın kenarına bir an önce bitmesini beklemeli, miskin miskin.
Tabi ki yağmur boğar, üzer, sıkar insanı. Gerçeklerle birlikte üstümüze yağınca. Hayat, hayal, özlem, istek ve çılgınlıktan uzak yaşanınca. Tenimize değen damlalar, süzülüp yere dökülünce, Ruhumuzun ondan nasibi olmayıca. Yağmur, kar, dolu, cemre, bahar yorar, sıkar insanı, içimize brandalar örtünce. Alemden eşten dosttan gönül esintilerimizi saklayınca.
Kapattıkça kapattık içlerimizi, ne güneş değiyor, ne yağmur damlıyor. Karanlık ta çöktü iyice, kuraklık ta çatırdattı. Büyümedik ölüme döndük yüzümüzü erkenden. İnsandan korkar olduk, insandan uzak durduk, aileden korkar olduk aileden uzaklaştık. İki odalı evlerde onlarca misafir ağarlar, kalabalıktan beslenirdik, koskoca evlerde yapayalnız, kuşumuz, kedimiz veya köpeğimizle mutluluk bulmaya çalışıyoruz.
Yağmur temizliktir, dost dostun, arkadaş arkadaşın yağmurudur. Onun için rahmet derler yağmura. Hataları düzeltip, temizleyip yeniden dupduru sevmek için içimizdekileri. Korkmadan, acının tatlının lezzetini, şiddetini, hiddetini beraber yaşayarak.
Yağmur istiyor gönlüm, temiz ve duru,
Ruhumuza yağdır Mevlam sen yağmuru.
Çocukça masumiyetlerle, gerçeklere ezilmeden yaşamak dileğiyle...
0 yorum