ÖZGÜRLÜK

Pazar, Mayıs 29, 2016



Kuzgun yuvasına bir kartal yumurtası karışır. Büyür gelişir, uçmaya alışır. Ait olmadığını anlar, bir zaman sonra. Süzülüp uçmak, yükselip avlanmak ister yüreği. Zordur karar vermek, hazır uygun ortam, her şey tamam. Ama ruhu doymaz azıyla, ya gönlünün sesini dinleyip özüne sahip çıkacaktır veya azıcık nimet için bir ömür özünü kör etmeye uğraşacaktır. Çok zor bir karar. Boşluğa savrulup, yeniden hayatta var olmak.

Dr Fuat BELLİ, kuzgun yuvasına düşen kartaldı, yüreğine kulak verdi. İçinde benzemez onlarca kararı verecek cesaret vardı. Ruhum, hayalim, özgürce süzülmek dedi, durağan varını, elinin tersiyle itip özgürlüğe kanat açtı. Dar ve karanlık Datça semalarından süzülüp kaydı, uçsuz bucaksız memleket göğünde.

Kartallar yüksekte yalnız uçarlar. Diğer kuşlara göre uzun yaşarlar. Yaşları kırka ulaşınca, sertleşen gagaları, kalınlaşan tırnakları, ağırlaşan kanatlarıyla, karar vermek zorunda kalırlar. Ya zahmetli, çetin bir yenilenme veya miskin yaşam ve ölüm. Yenilenmeyi seçerse yüksek bir kaya da gagasını vura vura parçalayıp düşürür. Yeni gagası ile tırnaklarını koparır. Ağırlaşmış tüylerini yolar, dipdiri bir vücutla, tekrardan yükseklerde özgürce süzülür. Özgürlük bir kere kaybedilir, sonrası sınırsız esarettir.

Yaşadığımız yer bizi değiştirir. Yavaş yavaş hiç anlamadan. Sinsi sinsi, kentin, kasabanın, köyün, her neresi ise yaşadığın yer, üzerine etkisi siner, usulca. Dilinize dokunur, adetinize değer. Yaşantınız, hal ve tavrınız başkalaşır. Uyum deyin, oryantasyon deyin. Bu, süreçte değişmek, başkalaşmaktır. İçi esnek, ruhu uygun insanlar çok çabuk şekil alır, sürahiden bardağa boşaltılmış gibi hemen az önceki halini unutur. Bir de mermer gibi insanlar vardır. Şekil vermek çok zordur ancak bir kere şekil alınca da asla başka şekle dönüşmezler.

Hepimizin dokunulmazları vardır, öncelikleri, kıymetleri, değerleri. Bizi bunlar tarif eder. İnsan olma ölçümüzü bu erdemler belirler. Doğuştan olanlar vardır, yetiştirilirken işlenenler. Hepsi toplanır ve bizi biz yapar. Ya su olursun, kaptan kaba, halden hale değişir, dönüşür çamur olup yok olursun, ya mermer minber olursun bir camide önünde secde eder tüm cemaat. Ya elmas olursun, sadece görmek için insanlar para öderler. Ya da ağaç olursun, ceviz, kavak, ıhlamur ona göre kullanır hayat seni. Granit, mermer, çakıl taşı, dokumuza hal verecek, şekillendirecek olan biziz.

Bir de elmas insanlar var. Doğrularından kendilerini göremeyeceğiniz. Hataya prim vermeyen, kim olursa olsun karşısındaki dur çizgisini çeken. Huzur ve rahatı aklına getirmeden, düzen ve tertibe kurulu. Öyle keskin, öyle parlak. Bulundukları ortamda kalabalığın içinde, her halleri ile ışığı yansıtan, fark edilip, öne çıkan. Dönüşmeyen, değişmeyen, değiştirilemeyen. Çok sık rastlamayız elmas insanlara, öyleymiş gibi yapanlar vardır, ancak ilk zorlukta dağılır giderler. Gerçeği ne kadar sağlam ve güçlüyse elmasın, sahtesi o kadar zayıf ve dirençsizdir. Hakiki elmas insanlardan biri, dr Fuat BELLİ.

Başını eğersen, kaldıramayacak hale gelirsin. Bu gün göz yumduğun, yarın göz açtırmaz. Gözünü etrafındaki yanlışlara, dört açtığı için her nerede olursa olsun, hep çizecek, kırılmayacak, eğilmeyecek, eğriyle boğuşup, düzeltince oyalanmadan, alkış ve taltif beklemeden uçup gidecek, elmas kartal, Dr Fuat BELLİ.

Sevgi dolu, şefkatli, ince yürekli, merhametli. Olması gerektiğini düşündüğünde, tırnaklarını çıkarıp sadece o doğruya dönüşen, inançlı, saygılı. İsmini yaşadığı yerlerde hafızalara, telefonlara, defterlere değil, yüreklere yazdıran biri, Dr Fuat BELLİ.

Karanlık çökünce daha fazla parlar yıldızlar. Karanlıkta kaybolur, koyu gölgeler. Yıldız olmak zordur bu dünyada. Üzerine çamur atmaya, ışığın düşen pencereye duvar örmeye kalkarlar. Yüreğinde ışık taşıyanlar, onu muhafaza için elindekini, gözünü kırpmadan verecek olanlardır.

Parlak bir yıldızdır o, meslekte ilk senelerinde kimsenin yapamadığını yapmış, Ardahan Damal da görev yaparken, Sağlık Bakanlığının değerlendirmesiyle yılın doktoru seçilmiştir. Aşkla yaptığı için, hırs ve hesapla uğraşmadığı için.

Yolu uzundu, oyalanacak vakti yoktu, işini bitirip yeni hedeflere yürüdü.Işığı yüksek, enerjisi fazla, hedefleri büyük, gayretleri yaman insanlar, sığmaz kaplarına. Taşar, dağılır, yayılır. Sabit tutamazsınız, büyür, çoğalır akarlar. Durdurulamaz yolcu, Dr Fuat BELLİ.

28 ekim 2013 de Datça ya geldiğinde, Datça ona dar, o Datça ya büyük gelmişti. İlk günden gözüne batan fazlalıkları temizleyip, eksiklikler için koşturmaya başladı. Korkusuz, atak, girişken.

Kavga etti, dalaşanla boğuştu, bağıranla anlaştı, yorulmadı, bıkmadı, usanmadı. Doğru bir taneydi, üç beş standartı yoktu, eskilerin elif gibi dediği insanlardandı. Başı hep yükseklere çarptı. Eğilmedi. geçeceği mesafeyi açana kadar başını vura vura didindi.

Gitmek, bırakmaktır aynı zamanda. Bıraktığını bitirmektir. Kişi kendisi seçiyorsa bunu yapacak çok işi var demektir. Gitsin diye gözüne bakılanlar, uğraşıp çabalananlar yanında, şimdi deyip giden, zamanını kendi yüreğiyle belirleyen hedefleri yüksek, ideallerine sevdalı insan, Dr Fuat BELLİ.

Prof. Dr. Vedat Fuat BELLİ, zamanını insanlara hizmete adayıp bu dünyadan ayrıldığında, elmas kartal 14 yaşındaydı. Gözünün önünde izlediği, özümsediği, model aldığı babasının izinden gidiyor. Ruhun şad olsun hoca. Ateşi en dar sobaya sıkıştırırız, oradan da duman olup süzülür. Alev alev yanan, kor yürekli, özgürlük savaşçısı, Dr Fuat BELLİ.

Bu ülke, bu millet koltuğunu ısıtmayacak, göğsünde ateş yürekleri, ayakları yerine, gizli kanatları olan, çalışkan insanlara muhtaç. Küflenmeyen, kalınlaşmayan, kurumayan, canlı, güçlü sağlam. Ayakta ölenler vardır. Dimdik heykellerini diktirerek. Oturup, bekleyenlerin, kök salıp çürüyenlerin sonucudur dert ve sıkıntılar.

Kendi rahatı için tüm düzeni kendine çeviren, doğrulara estetik yapıp değiştiren. Anasına babasına imkanlarını seren, sunan kaypak ve çamur yüreklilerin süpürülüp gitmesi için, ayakları yere sağlam basan, yürekleri bulutların üzerinden güneş toplayan, cesur, kararlı, dürüst, çalışkan, idealist insanlar bekliyor ülkem. Bu erdemlerin hepsini içinde toplamış, enerjisiyle de taçlandırmış, çıktığı yolda mola vermeyen, oturmayı, dinlenmeyi, durmayı bilmeyen rüzgar adam, Dr Fuat BELLİ.

Kanatların dertsiz, yüreğin kedersiz, göğün gölgesiz olsun. Sen güneşe uçtukça, arkandan el sallayan, dua eden, göz yaşı döken çok olacaktır.

Ömrüne bereket, gönlüne kuvvet. Işığın, bu ıssız diyara çok fazlaydı, seman sınırsız olsun ELMAS KARTAL...

BU YAZILARI DA OKUYUN

1 yorum

  1. Bu yazıdaki "Elmas Kartal" kim acaba.... Yazarını merak ettim, çok içten yazmış.

    YanıtlaSil