OKŞA TİTREYEN KALBİMİ
Perşembe, Temmuz 28, 2016Sabah sabah adını sayıklaya sayıklaya uyandım, uykuda annesine yapışmış bebenin, ağzından anne memesini kaçırması gibi sızlana sızlana aradım. Dilim ismini söylemekle doymuyor, tadını özlemiş dilinin. Gözlerim güneşi fark etmiyor, ışığına alışmış gözlerinin.
Güzel şeyler de oluyor, sabahın saatleri taze, tazeliyor. Yeni, yeniliyor; ümidi, sevinci, sevgiyi. Sileyim korkularımı dedim, silmiş yüreği kelebek vadisi sahibim. Bir an da coştu içim, birden hüzünlendi sonra. Gerçek olamayacak kadar mükemmelsin, yoksa sen benim hayalim misin. Var olman, bana varlığını yaşatman elbette hayalim ama gerçek olmasını istediğim, gerçekliğinin tadına doyamadığım hayalim. Öylesine içimde eriten, dağıtan, etrafında yok eden hayal olma. Kurduğum, peşinde sürüklenip kaybolduğum, umutsuz hayalim olma.
Lavaboya girip elini kullanıp sonra köpüklüyor insan, o eliyle ekmeği bölüp lokmalıyor ve yiyor. Bedenin isteği yükselince de doğrularından utanmamak için kuytuya çekilip, yaramazlık yapıyor, sonra içini temizleyip, aynı bedenle huzura durup ibadet ediyor. Bunun için kul olmayı seviyorum, ve Rabbimin tadı kıymeti büyük.
En zoru bu yaramazlıkları yapacak bir ruhdaş bulmak. Dönüp dönüp aynı yere geliyorum, sıkılıyorsan söyle. Sana, seni ne kadar sevdiğimi anlıyor musun diye sorup duruyorum, oysa sen ilk gün, sesimin tınısından, devasız halimin vaziyetini anlamıştın. Gel desen, nereye demeyecek, yap desen neden diye sormayacak haldeyim. Başkası minik minik kullanırdı bu tabi oluşu, ben yine anlamaz şükürlerde olurdum. Sana lütufsun demem bundan.
Ne kadar deliyse içimdeki sevda, o deliye o kadar delice yaklaşıp aklınla koruyorsun beni benden. Ne kadar şımarırsa içimdeki aşkın, başını okşayıp sakinleştiriyorsun. Kendime zarar verecek kadar ileri gitse de sana olan tutkum, sukünetle kenara çekip toparlıyorsun beni. Ve şimdi benim içim giyotine başı koyulmuş mahkum gibi titriyor. Ya gidersen, ya hayalsen, ya bıkarsan, ya tiksinirsen, ya istemezsen. Allah şahidim yaşamak için zerre emek sarf etmem. Eceli davet etmem haram diye ama yaşamak için emek sarf etmem
Bu sana belki bir yük, belki bir eziyet geliyordur, ne olur öyle düşünme. Halim durumum bu. Yük sayma sahibim. Her vara bir süre verir yaratan, tekamül eder gelişir emekle, yok olur çürür ihmalle, sen benim emeğimsin, elbet sana olan duygum kemale erip yerini bulacak, hele bu sınırsız sabrınla çok daha kısa sürecek inşallah.
Burası delinin hücresi, madamın kulübesi, uydunun yörüngesi, yağmurunun gönül bahçesi.
Doru olduğumda ruhum, dizgin olsun doğruların.
Kanat bulduğunda hislerim, dal olsun yüreğin.
Yunusa dönüşürse huzurdan kalbim, okyanus olsun emsalsiz gönlün.
Semam ol üzerime, mavinin bin bir haliyle.
Günüm ışısın, huzur yaratılsın ömür sayfalarımda.
Yıldız ol, karanlıktan korkunca, seni kaybetmek zindanında yönümü bulayım.
Ay ol hayat deryasında sallanırken bu aciz beden sandalımla, yakamozlar şımarsın üzerimde.
Ben' i hissederse nefsim, zorlarsa yenilenmeye, hiç acıma efendim ol, vur kırbaçını nefs kölemin yüzüne yüzüne. Bilemediğim de ne yapacağımı hocam ol, anlat usul usul nisanın dingin yağmuru gibi. İsyan ederse bilmediğim arzularım, rüzgar ol tel tel ayıkla onları, meltemin çiçekleri ayıkladığı gibi.
Bazen kasvet kaplıyor ruhumu, dilim karamsar söyleyip, elim ümitsiz yazıyor, uzat billur ellerini, sok sinemden içeri, okşa titreyen kalbimi
Sahibim, ruhum, tenim, yüreğim, neyim varsa hepsiyle sana aidim, sana tabiyim. Arabana, kitabına, teline, kuşuna, köpeğine nasıl bakıyorsan öyle bak bana da. Dişini fırçalar gibi fırçala, sararmasın hislerim. Saçını yıkar gibi yıka, kirlenmesin duygularım. Aynada gülümser gibi kendine, gülümse içime. Gün doğsun varlığıma daima. Kararmasın dünyam, solmasın muradım, ziyan olmasın emanet ömrüm, yok olmasın ahiret sevincim.
Seninle tamamlandığım sürece varım, varlığım, işe yararım. Sensizlikte; külliyen yokluğun gölgesinde, eriyip kaybolurum.
0 yorum