TAHTA KÜHEYLAN

Perşembe, Temmuz 21, 2016

At heykeli

Bir an kayboldun sandım, yaşadım kıyameti,
Yoruldun ama buldun, ey kalbim emaneti.
Yeniden su yürüdü, dalıma yaprağıma,
Bir bakışın can verdi, kurumuş toprağıma.

Çiçeğe durdu gönlüm, içtim parmaklarından,
Göz çeşmem suya erdi, sevda kaynaklarından,
Bir aydınlık denizin, sonsuz derinliğinde,
Yüzüyorum, gözünün yeşil serinliğinde.
                                                                Adil Erdem Beyazıt


Şimdilerde kavgalı gürültülü duygular, kirlenmiş gönüller, bilenmiş kalpler. Tüketilmiş hisler, yok olmuş sevgiler. Ne zaman sevgiyi incecik ifade eden bir mısra okusam sarsılırım. O hisleri taşıyan yüreklere hayran olur, sevilenlerin yerinde olmayı dilerim.

Sevmeler dokunuş, sadakat hatırlamak kadar az ve basit olalı, edebiyat can çekişir oldu. İçinde kendi duygusunda habersiz, isteklerini yönetici yapıp, emrine girmiş, aşk savaş- savaşta her yol mubah deyip kılıç kalkan yürümüşlerin kağıda kaleme sarılıp yazdıkları, küfüre varan kaba ifadeler, kavgada söylenmeyecek kırıcı sözler, şiir olarak kaydediliyor.

Aşkın cenaze namazı kılınmadı, ruhu ızdırapla geziniyor aramızda. Huzurla çekilip kabrine tarihe karışması için yapılması gerekenler var. Muhabbet demi bozuldu eskimiş soğumuş çay gibi ne döken oldu demliği, ne temizleyen küflenmiş kadehleri.

Acıtıyor. Yakıyor. Bu kadar hızlı gönülleri öğütüp yele savurmak. İnsan olma lezzetlerini, bir bakışla hızlanan kalp atışlarına feda etmek.

Buselik, nihavent, kürdili hicazkar, içinde en ince kıpırtıları yakalayıp haps etmiş, aynı kıvamlarda seyran eden gönüllere ayna olan besteler, dinlemeye tahammülsüzlükle arşivlere gömüldü. Nefes almadan çivi çakar gibi takır tukur söylenen tuhaf gürültülere yerini bıraktı.

Huzurla dinlenen, dinlenirken huzur veren musiki, kafa patlatan, ruh daraltan ses eziyetleri ile, insanlığın son halinin çıplak resmidir.

Yüzüyorum gözünün, yeşil serinliğinde. Bulmuş kalp ibresini, kararını vermiş, dingin ve huzurlu yaşamın resmi saymış, sonrası dökülmüş kaleminden. Belirsiz zamanlar, kararsız insanlar devri. Havalar bile dalgalı, düğün günü son kaçamak yaparak evliliğine sadakatsizlikle adım atan gençler, hangi nesli ayağa kaldırıp, milletini yüceltecek.

Ahir zamanın ahir demleri, çok özledim yüreği güçlü sevenleri. 

Edebiyat, edebi hayattır, edebi, edepli hayatı çok özledik. Edebi at tarzıyla, dağıtıldık, ezildik. Kime neyi nasıl anlatacaksın, içinde midesinden, beyninde hormonlarından başka mevcudu yok sayan bir güruha ne diyeceksin.

İyi insanlar tahta atlata binip gittiler. Tahta at pazarını arıyorum, binip gidilecek vakit geldi.

Yol uzun, karmaşık çetrefilli, gönül yorgun, ümitsiz, hüzünlü.
Gel ey şaha kalkamaz tahta küheylan, al beni bu zahmetten sukuna sal.
Sana hazır bedenim, nöbetteyim ben, götür beni ebedi ölümsüze sen.


BU YAZILARI DA OKUYUN

0 yorum