MASUM DEĞİLİZ HİÇ BİRİMİZ
Pazartesi, Ekim 10, 2016Denizin kenarında kumlara oturmuş içini dinliyordu. Ilık rüzgar teninde gezinirken, ruhu kah havalanıyor, kah duruluyordu. Gözleri kararan hava ile siyahlaşmaya başlamış denizdeydi. Eline aldığı minik taşları, isteksizce bir bir denize atıyor, ferahlamak için çareler arıyordu.
Gün hep güzel başlardı ona, sevdiğinin mesajı ile uyandığında. Gülümseyerek kalkar, aynada kendini çok güzel bulur, uykulu gözleri, dağınık saçı bile prenses gibi hissetmesini engelleyemezdi. Yüzünü yıkayıp, dişini fırçalayana kadar en az üç mesaj gelirdi sevdiğinden. Ve her birinde yeniden uyanırdı derinliğinden.
Oysa şimdi tam üç gündür telefonu simsiyah, gönlü simsiyah, hayalleri simsiyahtı. Işığı sönmüştü ruhunun. Ne ara onu güneşi yapmış, ne ara onu nefesi saymıştı. İnciniyordu ufaktan. Kızıyordu kendine inandığı, güvendiği için. Yara vardı yüreğinde ve her dakika acısı artıyordu.
Yavaş yavaş önceden olan sinyalleri toplamaya çalışıyordu beyni. Şu zamanda şöyle demişti, bir de şu vardı. Ne kadar çok ayrılıkları, ne kadar çok tezatları varmış aslında. Gördükçe daha bir acıyordu içindeki yara.
Neden böyledir gönül. Sevmeyi bir amaç bazen araç, bazen başka şey bilir, aslında onun ruhun besleyeni, büyüteni, olgunlaştıranı olduğunu görmez. Aşk ateştir, ruhun yaşamdan tat alması için onu kıvama getiren ateş.
Ayşe Fatma, Ahmet Mehmet değil mesele. Gönül hamlığını giderecek, pişip kıvam bulacak ateşi arar. Bazen kavrulur, bazen çiğ kalır. Sebebin özüne takılıp hikmetinde gezinmezse hep çiğ kalır. Sevgi hoşluk katar ruha, çoğaldıkça hoş görmeler gelir, büyütür kişiyi. Sevda olmaya başladığında kusurlar silinir. Olğan üstü muhteşem olur sevdası gözünde, işte tam bu arada başlar kaymalar. Muhteşem sevda, muhteşem olmak isteyen bize bir nimettir. Onu kendi gönlüne taç saymayı başaran her kapris ve nazından yeni tatlar alır ve beslenmesini sürdürür.
Kırılıp, yorulmaya başlayan sevdalı için beslenme durur. Hesap aşkı bozar. Limonun sütü kestiği gibi. Sevda eğitimdir, sevenin eğitimi. Sevilenin karının sözü bile olmaz. Bir iki güzel söz, bir kaç hoşgörü, bağlılık neşe, kabaran ego. Sevda da kar, sevdalınındır. Sevdalı hesap işini unutup sevdiğine odaklandığında yönünü tayin eder, büyür büyür, büyütür.
Gönül ipek bir bayrak gibidir. Ona sağlam bir gönder gerekir. İki ucu sağlam bağlanmış bayrak ömrünün sonuna kadar şevkle dalgalanır. Bir ucunu koparırsa ki bu hesap ve beklentidir, o zaman direğe dolanıp dalgalanamaz. Paralanır, ufalanır. Sevda göğe yükselen yüce bir gönder, yükselirken anlamaz gönül keyfinden, zevkinden ne kadar yükseldiğini, yere düşerse belli olur yüksekliği.
Uçmak kanatlıların işidir. Gönül kanatsız yaratılmış. Onu uçacak kadar latif ve hafif yapan içine gün gibi ışık salan sevdiğidir. Onunla yükselir, onunla süzülür. Uçmak için sevilmez. Sevince uçulur. Zevk için aşık olunmaz, aşkın zevki çıkarılır. Can canı beslesin diye sevilmez, sevilince can canı besler. Kadın erkeğe, erkek kadına sadece beş dakikalık uyuşmalar için gerekmiyor. O para ile de oluyor. Yüreğin ibresi sürekli kıpırdar. Pusula ibresi gibi onu doğru yolda tutacak rotadır sevda.
Coşkusunda, hüznünde, sevincinde, kederinde rotasında tutarak doğrularında kalır. Yüreğin rotasıdır sevda ve onu bataklıktan, pişmanlıktan, zarardan muhafaza eder.
Ebedi olanı özlediğimiz fani ömürde, sevda nefsin en sağlam dizginidir. Onu nefsin bineği bilip yanlışa koşturmak ne büyük ziyandır.
Yüreğinin rotasını sevdiğinden ayırıp, sevmeler ve zevke çevirenlerin, ahı vahı eksik olmaz. Her gün yeni bir melodi duyuyoruz, hiç birinde lezzet yok. Her şarkı sözü bitmişin arkasından ahu zar ediyor, ümit veren tek söz yok.
Eski şarkılarda, sevgilinin baktığı aya kurban olurdu seven. Saçının teline, kirpiğinin gölgesine. Huzurla, sakin, sabırlı. Beklemek bile öğreti, tat veren bir süreçti. Şimdi öyle kolay ki almak vermek. Bir selam, bir veda ilişkiler. Geride sadece, aldatıldım, kandırıldım lafları.
Beklentisi olmayan dünyaya, içindekilere ve çok daha fazlasına sahiptir demiş Konfüçyüs. Beklentisi olana her gün muhasebe defteri, gibidir. Kar zarar hesabı ile ömür tükenir. Her şeyin ticaretini yapsında insan, aşkın, sevginin ticareti olmasın. Oldu mu ne insan kalıyor ortada ne sevgi, ne gönül, ne sevgili.
Şöyle bir içini yoklasın herkes, sevgisi ne kadar sevgi, ne kadar hesap ve beklenti. Ondan sonra yazsın terkedilmişliğin, yanılmışlığın, aldatılmanın hikayesini, şiirini.
Masum değiliz hiç birimiz...
6 yorum
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilÇok ama çok güzel olmuş,maşallah
YanıtlaSilBaktığım yerden gördüklerim, o anki ruhumda demlerniyor, güzel görmek sizin ruhunuzun güzelliği, çok teşekkürler
YanıtlaSil"Şöyle bir içini yoklasın herkes, sevgisi ne kadar sevgi, ne kadar hesap ve beklenti. Ondan sonra yazsın terkedilmişliğin, yanılmışlığın, aldatılmanın hikayesini, şiirini."
YanıtlaSilSen çok değerlisin kızım. Hayranlıkla okudum yazını. Aslında kayıt oldum bloğuna, hep geliyor yazdıkların. Bir uğraşım var, bloğum altüst olmuştu, düzenliyorum. Bitmek üzere. Yıldızladım yazılarını, tek tek okuyacağım. Bir şiirim vardı, onu hatırlattı bana. "Zaten ezelden suçluyuz hepimiz" Biraz abartmışım o günkü düşüncemle... bulup gözden geçiresim geldi :) Kutluyorum seni. İyi ki tanımışım. Sevgilerimle :)
Öyle samimi ve sıcak ki duygularınız, ve korkusuzca şefkatle dile getiriyorsunuz, ben de sizi izliyor okuyorum. Öğrenecek danışacak çok eksiklerim var. Daima yolumuza rehber olun. Teşekkürler...
YanıtlaSilTeşekkür ederim güzel düşüncelerin için. Canım, benim de sizlerden aldığım esini, değerleri bir bilseniz...
YanıtlaSil